Çok sayıda yayınevi olması, sınırlı sayıda okuyucu ve pazar payı için yoğun rekabete yol açıyor. Bu durum, her bir yayınevinin piyasadan daha az pay almasına ve dolayısıyla daha az gelir elde etmesine neden oluyor. Ayrıca, her yayınevi benzer kitapları yayınlamaya çalıştığından, piyasada tekrar eden içerikler artıyor ve özgün eserler raflarda daha az yer edinebiliyor. Bu da kaçınılmaz olarak okuyucunun ilgisinin azalmasına ve satışların düşmesine yol açıyor.
Yayınevinin çok olması, teorik olarak daha fazla yazarın kitaplarını yayınlama şansı anlamına gelebilir fakat pratikte, yayınevlerinin sınırlı kaynakları nedeniyle, birçok yetenekli yazar ya yeterince destek alamıyor ya da eserleri göz ardı ediliyor.
Fazla sayıda yayınevi olması, her birinin kalite kontrol süreçlerini tam anlamıyla yürütmesini zorlaştırıyor. Çünkü daha fazla yayınevi, genellikle daha fazla kitap anlamına geliyor ve bu da editöryal süreçlerin ve kalite kontrolünün zayıflamasına yol açıyor.
Yayınevi sayısının artması, genel olarak sektördeki ekonomik verimliliği düşürüyor. Her yayınevi, benzer işlevleri yerine getirmek için kaynak harcıyorlar (örneğin, editörlük, pazarlama, dağıtım). Bu, genel olarak daha yüksek işletme maliyetleri ve daha düşük kâr marjları anlamına geliyor. Dolasıyla sektör çalışanları da bundan etkileniyorlar ve daha düşük maaşlara çalışmak zorunda kalıyorlar.
Sonuç olarak, temelde yayınevinin fazlalığı, yayıncılık ekosisteminin genel sağlığını olumsuz etkiliyor.